Kendimle Sınavım

Bugün Pazar. Taa 3 gün önceden Alaçatı ot festivaline gitmek için programımızı yapmıştık ve sabah apar topar evden çıktık. Arabadayken eyvah dedim unutmuşum. Sanki bir uzvumu kaybetmişim gibi eksiktim. Dönüp alalım desem olmaz. Ne yapacağım şimdi ben diye paniklemeye başladım.

Meğer ne kadar da bağımlı yaşıyormuşum telefonuma… Facebooku, instagramı, maillarımı yoklayamadığım zamanlarda nefesim kesiliyormuş gibi bir made bağımlısından farkım kalmadığını görmek beni hayretlere düşürdü. Bir kez daha bakma fırsatı yarattı kendime ve başkalarına…Etrafımdaki canlı, cansız varıklara….

Ne kadar da güzelmiş Çeşme yolu… Tepeler yeşillenmiş, arabada sohbet şahane. Can arka koltuktan şakıyor fransızca şarkılarını… Biz de bulmaya çalışıyoruz sözlerini…bu bir tür oyun gibi….Tolga yorumlarını eksik etmiyor sanki yıllarca fransızca eğitimi almış gibi…takılıp duruyor bize…

Arada bir refleksle elim çantama gider gibi oluyor beynim hemen emri veriyor yok diye!
Aaa ne kadar da zormuş telefonsuz yaşamak ama çok da güzelmiş yaşadığın her anın içinde bizzat bulunmak.

Ve vardık Alaçatıdayız yer bulmaya çalışıyoruz arabamıza…Sanki izmir’de o gün tek aktivite buymuş gibi her köşesinden küme küme insanlar çıkıyor karşına. Çok uzakta buluyoruz arabamıza park yeri iyi de oluyor çünkü bu daha fazla yürümek için bize bahane oluyor. Ara ara hep telefonumu istemsiz bir şekilde arıyorum bu kez fotoğraf çekmek için, sonra duruma yavaş yavaş alıştığımı farkediyorum.

O gün bütün çekeceğim fotoğrafları beynime kazıdım. Bir başka baktım etrafımdakilere… Nasılsa telefona kaydedicem gözüyle değil bir daha göremeyeceğimi düşündüğüm birşeye bakar gibi….

İtiraf ediyorum çok zorlandım ama yine de ben sevdim bu telefonsuz halimi….ben ondan güç alıyormuşum gibi hissediyordum bunca zaman oysa adeta varlığımın bir kanıtı oldu bu telefonsuz halim…
Asıl o zaman yanlızmışım şimdi bak herkes burada benimle.Meğer ben onlarla değilmişim.

Çevremdekilere yakınlaştım.Daha çok insanlarla kaynaştım.

Ne kadar çok görecek şey varmış aslında…

O gün Tolga çekti fotoğrafları ben hafızama aldım gördüğüm manzaraları….
Zaman geçtikçe yokluğuna alışmaya da başladım.Sevdim ben onsuz geçen saatlerimi…

Bu bir tür tehşisi konulamamış hastalıklı bir durummuş meğer.

O gün karar verdim hergün kendisinden belli saatlerde ayrılma egzersizleri yapmaya…

Biliyorum hayatımdan çıkarıp atamam telefonumu ama hayatımın merkezinde de olmayacak bundan sonra…

İnşallah.